Günlük Tempo ve İkiz Kızlarım!

Günlük tempo derken, bir prematüre ikiz annesinin yani benim 1 (bir) günlük yaşam tempomu kastediyorum! Ya da günlük koşuşturmacam da diyebiliriz buna aslında… Biliyorum, tempo denince çoğunlukla akla; müzik parçalarının çalma hızı gelir evet! Ama bu yazım bazında, Tempo = Pelin’in günlük koşuşturmacası anlamında olacak 😉

Tabiii, durumumu doğru anlatabilmek için öncelikle sizlere, benimle ilgili temel verileri aktarmalıyım değil mi? 😉 Yani, “Yol haritası ve Danışmanlık…” yazımda bahsettiğim gibi, önce bir mevcut durum fotoğrafımı çekmeliyim?! Hep demeye çalıştığım gibi, yalnızca iş değil hayatın her alanında bir “yol haritası” olmalı insanın!

İstanbul’da 6 (altı) katlı bir apartmanın, en üst katında oturuyoruz! Oturduğumuz bina, Beşiktaş’ın oldukça eski binalarından… Gerçi, İstanbul’un en köklü semtlerinden biri olan Beşiktaş’ta çoğu bina oldukça eski! Tam “dışı seni, içi beni yakar!” durumu aslında!

Eskiden kastım çoğunlukla 40 – 45 yıllık yapılar! Ve, bizimki dahil çoğu binada asansör yok! Bu bilgileri neden mi yazıyorum?! Birazdan paylaşacağım, günlük tempomu daha doğru ve iyi anlatabilmek için elbette!

Haa bu arada, 2 (iki) oda + 1 (bir) salondan oluşan ve yaklaşık 95 metrekarelik, ortalama büyüklükte denilebilecek bir apartman dairesindeyiz! Toplamda 6 (altı) canlı, yani iki kedim + ikiz kızlarım + eşim ve ben, bu yaşam alanını paylaşıyoruz!

Olanaklarımız gereği, ikiz kızlarımıza tek bir oda düşüyor! Odalarındaki karyolalara sığamadıkları için, son 1 (bir) yıldır da salonda yer yataklarında yatıyorlar! Hayat işte !!! Son sözü hep, o söylüyor 🙁

Hatta son günlerde, kızlarımdan birisi “Anne, bizim evimiz bu kadar mı yalnızca? Neden bahçesi yok? Neden yalnızca baba işe gitmediğinde dışarı çıkabiliyoruz?” sorularını sıklıkla soruyor!

Bu tip sorular sormalarında, olanaklarımızın sınırlı olmasının yanısıra; izledikleri Pepee, Kuzucuk, Niloya gibi çizgi filmlerde hep bahçeli ve müstakil evlerin ön planda olması da çok etkili oluyor bence!

Bu kısa özetten sonra, şimdiii gelelim, bana göre oldukça yoğun geçen 1 (bir) günümü anlatmaya…

Günlük Koşuşturmaca Başlasın O Zaman!?!

# Çoğunlukla sabah 07:45 – 08:30 arasında uyanan kızlarımın, yataklarından uçarcasına kalkıp, yanıma gelişleri! “Anneeee hadi kalk artık, sabah olmuuuşşşş!” cümlesi eşliğinde hem de…

# Bazen aynı anda bazense farklı zamanlarda uyanan kızlarımın, sabah rutinlerinin koşuşturmacasıyla, hızla giriş yapıyoruz güne! Buradaki biz, ben ve ikiz kızlarımdan ibaret! Zira, eşim “ben senin kadar sabırlı değilim, evde kalıp, kızlara senin gösterdiğin sabır ve titizlikle bakamam” yaklaşımıyla; aktif çalışma hayatına devam ediyor!

Bense duruma sinir olmaya devam ediyorum! Gerçi pozitif bir bakış açısıyla, beni manen çok tatmin eden ve mutlu hissettiren blog işine yönelmiş oldum! Ama hayallerim bambaşkaydı, tıpkı “Hayaller ve Gerçekler” başlıklı yazımda da yazdığım gibi!

Eee evet, içimizden en az birinin aktif olarak çalışması da şart tabii! Aksi taktirde, bu zorlu hayat koşullarında iki kedimiz, ikiz kızlarımız ve biz nasıl karşılayacağız ki zorunlu ihtiyaçlarımızı? Hatta, koşulları denk düşürebilseydik eğer, her ikimizin de çalışması gerekecek kadar masraf ve de gitgide artan ihtiyaçlar var aslında! Ama işte, tam da son sözü hayat söyler durumu!

# Neyse dönelim sabah rutimize! Sabah rutinimizi; tuvalete gitmek, el-yüz yıkamak, diş fırçalamak ve saçları toparlamak gibi işler oluşturuyor! Harala gürele iki kuzucuğumun “önce ben” sabırsızlıkları ile tamamlıyoruz rutinimizi 😉

# Hemen peşinden daha ben arkalarını toparlayamadan, yataklarını kapatıp, örtülerini örtemeden; “anneeee, acıııkkktııımmm” sesleri birbirine karışıyor!

# Başlıyor kahvaltı hazırlama telaşı… Her yer, her yerde… Ortalık savaş alanı gibi adeta… Bütün işler bana bakıyor!

Haydiii! Tempooo…

# Gelen bir email sesi ile “-mi acaba?” diyerek, açıveriyorum mobil iş ekipmanım olan cep telefonumdan maillerimi hemen! Bir bakıyorum ki, GittiGidiyor’daki mağazam BulunBuluşturun satış yapmış 🙂 Hem seviniyor hem de zaten oldukça karışık ve hızlı olan tempomu, daha da hızlandırmak için resmen alarma geçiyorum!

# Hazırladığım kahvaltıyı hızla, sabırsızlanan kuzucuklarımın masalarına yerleştiriyorum öncelikle… Peşinden o gün mutlaka yıkanması gereken çamaşırları hızla makinaya atıyorum! Zira, kafamda yaptığım planlamaya göre, çamaşırlar yıkanırken de; diğer işlere bakarım diyorum kendimce!

# GittiGidiyor’un çalışma sistemi nedeniyle, aynı gün içinde kargoya teslim etmem gereken siparişimi ya da siparişlerimi hazırlamaya başlıyorum hemen! Zamanla yarışıyorum resmen!!! Çünkü, ikizler her an arıza moduna geçebilir, ortalık karışabilir ve ben ortalığı yatıştırana kadar; kargoyu arama saatini geçirebilirim 🙁

“Ne ilgisi var şimdi kargo saati filan?!” diyebilecekler için, durumumu kısaca özetleyeyim! İkiz kızlarım ve iki kedimle gündüz evde yalnız kalan ben; bu tip satış durumlarında… En geç saat 14:00’a kadar, çalışmakta olduğum kargoyu arayıp, kurye istemek zorundayım! Zira,
kızlarımı evde bırakıp siparişi ben götüremeyeceğim için; kuryenin gelip almasından başka seçeneğim yok! Eee kuryelerin de çağırılabileceği en son saat 14:00 🙁

# Tabii siparişi öyle hemen hazırlamak ne mümkün?! Satılan ürünü bulunduğu yerden alıp, kedilerimin ulaşıp da tırtıklayamayacağı bir yere koymalı ya da hızla, en sağlam şekilde paketini hazırlamalıyım!

# Tam siparişe odaklanmış, ürüne ilişkin evrakları hazırlayayım derken; kızlarımın birinin kakası, bir diğerinin de çişi gelir çoğunlukla 🙂 Tam Murphy Kanunları yani 😉

# Tam çişti, kakaydı hallettim dediğim anda, “anneeee karnım acıktı” sesleri yükselir bana doğru 😉 Kiminize abartıyorum gibi gelebilir ama inanın, bunlar ne kiiii? Hepsini yazmıyorum bile! Beni en iyi, benimle benzer durumda olanlar anlar diyeyim en iyisi! İkiz anneleri, prematüre bebek anneleri veee prematüre ikiz anneleri, beni çooook daha iyi anlayacaktır!

Ahhh Murphy Ahhh!!!

Bu arada, bu yazımı yazarken karşılaşmadığım teknik sorun kalmadı nerdeyse 🙁 Ahhh Murphy ahhh!!! Ama amacı/hedefi olmak kadar özel ve güzel bir duygu yok gerçekten! Birilerine tutunmak yerine bir amaca tutunmak… Yola çıkmadan önce, bir hedef belirlemek… Çook daha doğru ve anlamlı gelmiştir hep bana!

Neyse sabır ve kararlılıkla yaklaşılan işlerde, sıradışı bir durum olmadıkça; başarı kesindir! Benim için başarı, içeriğinden bağımsız olarak; hedeflenen sonuca ulaşmaktır!

# Elbette günlük tempomuz bu kadarla sınırlı değil! Bloğum için yazacağım yazılarla ilgili kendimce beyin fırtınası estirip, notlar almak… Yine emaille gelen, blog altyapıma ilişkin teknik sorunların çözümü için yurtiçi ve/veya yurtdışı, ilgili yerlerle yazışmak da var tabii…

# Kızlarımın istekleri doğrultusunda, mutfak ile oyun oynamakta oldukları oda arasındaki mekik dokumalarımı da atlamayayım… Elbette, gün boyu devam eden tuvalet ziyaretlerimiz ve tam da o sırada gelen kargoları da yazmasam olmaz 🙂

# Aralarda kızlarımın sitemleri ve kaprisleri de olmuyor değil tabiii 😉 Ne gibi mi? Mesela az önce kızlarımdan birisi dedi ki, -“Anne bu hayat hep böyle mi geçecek yani?” / “Nasıl yani?” diye sordum! / Yanıt oldukça ilginç: “yani, hep böyle baba işe gidecek, para kazanacak, biz hep evde kalacağız ve yalnızca baba işe gitmediğinde dışarı çıkabileceğiz?!”

# Bozulan moralleri düzeltmek ve olabildiğince olumlayabilmek için, kızlarımla yapmaya çalıştığım konuşma-sohbet-oyun terapilerim hızla devreye giriyor bu tip durumlarda…

Kısır Döngü…

Evveettt yeri gelmişken, ne yazık ki ben tek başıma kızlarımı dışarı çıkaramıyorum! En temel nedeni, en üst katta oturmamız ve asansör olmayışı!

Belki kimileri, “aaa hiç aklıma gelmemişti böyle bir durum” diye düşünürken; başka birileri de içinden diyecek ki, “ne yani herkes asansörlü binada mı oturuyor ki?” Elbette kastettiğim bu değil! Benim anlatmak istediğim, yaşları gereği iki aşırı hareketli çocukla koordine olup; kazasız-belasız merdivenleri inebilmeyi başarabilmek!

İşte şimdiye kadar, ikiz kızlarımla aynı anda ve güvenli bir şekilde merdivenlerden apartmanın en altına kadar inmeyi başaramadığımdan; kreş seçeneğine bile pek yoğunlaşamadık 🙁 Oysaki her ne kadar evi kreşe çevirmeye çalıştıysak da; içinde yaşıtlarının olacağı, sosyalleşecekleri, enerjilerini boşaltacakları gerçek bir kreş gibi olamadı tabi!

İşin açığı, kızlarım da çok bunaldı bu durumdan, ben de! Gerçi, işin en kökenine bakıldığında, maddi olanakların yetersizliği var gayet net! Tam anlamıyla bir kısır döngü bizimkisi… Zira, para kazanmam için kızlarımı kreşe vermem ya da bakıcı tutmam gerekliydi! Ama kreş ya da bakıcı için de para gerekliydi! Sonuç?!

Sonuçta, ısrarla evden iş üretebilmenin yollarını aramaya devam ettim! Ve ediyorum! Israrla, sorunlar içindeki fırsatları bulmaya/görmeye çalışıyorum! Tüm ön yargılı yaklaşımlara ve klasik “mahalle baskı”larına rağmen, koşullarımı anlatmaya ve anlaşılmak için çabalamaya devam ediyorum!

Basmakalıp ve gereksiz kuralcı yaklaşımları hiçbir zaman sevmedim, sevmeyeceğim de! Benim için hayat, sürekli şekil ve içerik değiştiren irili-ufaklı sorunlar silsilesidir! Burada asıl önemli olan, zorlukları/engelleri aşacak sabır ve kararlılıkta olmaktır! Moral bozmadan, yılmadan, yıkılmadan, pes etmeden, vazgeçmeden…

Güllük gülistanlık bir hayat beklentisiyle hayal kırıklıkları yaşamak yerine, daha gerçekçi bir yaklaşımla; inişiyle-çıkışıyla, gecesiyle-gündüzüyle, acısıyla-tatlısıyla yolculuğa devam etmek ve beklentileri en aza indirgemek gerek…

Kişilere değil, hedeflere/amaçlara tutunmak gerek! Sorunlara değil, çözümlere odaklanmak gerek!

Siz de deneyin bu bakış açımı bence 😉

Bilgi, GÜÇtür! Güçlü olmak için, okuyun ve FARKINDA olun!
Yeni Paylaşımlarımı; Gelen Kutunuzda Görmek için

Paylaşımlar listemize abone olmak için, Şimdi Kayıt Ol butonuna tıkladıktan sonra, lütfen posta kutunuzu kontrol ediniz ve gelen onay linkine tıklayarak, aboneliğinizi başlatmayı unutmayınız! Spam, junk veya istenmeyen posta bölümlerinizi de mutlaka kontrol ediniz!

Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz!

Bir şeyler yanlış gitti!

Yorum Yapınız

Intellifluence Trusted Blogger Intellifluence Trusted Blogger

Bilgi, GÜÇtür! Güçlü olmak için, okuyun ve FARKINDA olun!
Yeni Paylaşımlarımı; Gelen Kutunuzda Görmek için

Paylaşımlar listemize abone olmak için, Şimdi Kayıt Ol butonuna tıkladıktan sonra, lütfen posta kutunuzu kontrol ediniz ve gelen onay linkine tıklayarak, aboneliğinizi başlatmayı unutmayınız! Spam, junk veya istenmeyen posta bölümlerinizi de mutlaka kontrol ediniz!

Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz!

Bir şeyler yanlış gitti!