Kreş yani bebek bakımevi… 0 – 36 aylık bebek ve çocukların gündüz bakımlarının yapıldığı kurumlar… Anaokulu, 36 aylık ve daha büyük çocuklar için açılmış okullar… Ana sınıfı ise, ilköğretim okulunda alt sınıf yani ilkokul öncesi olarak hizmet veren eğitim kuruluşu…
Kreş, ana sınıfı ve anaokulu çoğunlukla birbirine çok karıştırılan kavramlar! Ama temelde hepsi de, okul öncesi bakım ve eğitim kurumları…
Hep altını çizmeye çalıştığım gibi, her anne babanın olanakları ve yaklaşımı farklıdır! Çünkü, her birey birbirinden farklıdır! Tam da bu nedenle, kreş; kimileri için olmazsa olmaz iken, kimileri içinse “ne gerek var şimdi”dir! Haaa bir de bizim gibiler var: “kreşe göndermek isteyip de, koşulları gereği gönderemeyenler” 🙁
Olabildiğince objektif olmaya çalışarak, kreşe gönderme durumunu artıları ve eksileri ile analiz etmeye çalışalım mı? Ne dersiniz? Unutmayalım, ne kadar keserseniz kesin, her şeyin mutlaka iki yüzü vardır! Şimdi bu iki yüzü de incelemekte yarar var, bence 😉 Sonrasında karar vermek, çok daha kolay olacak 🙂
Kreş mi? Ana Okulu mu?
Önce, artılara bakalım!
+++Özellikle tek çocuğu olanlar için, çocuğun olabildiğince erken sosyalleşmesinde yardımcı olabilir!
+++Yine özellikle kardeşi olmayan çocuklar için; paylaşmak gibi, yaşıtlarıyla uyum sağlamak gibi konular da dahil, değerler eğitimi almasında yararlı olabilir!
+++Çocuğun topluluk içinde nasıl davranılacağını öğrenmesinde, sorumluluk alma, sıra bekleme, saygı duyma, sabretme, ekip çalışması gibi kavramların somutlaşmasında yardımcı olabilir!
+++Yine özellikle tek çocuğu olanlar için, bencillikten uzak, daha paylaşımcı bir birey olmasında etkili olabilir!
+++Anne çalışmak istiyorsa ya da çalışması gerekiyorsa, kreş bunun için olanak sağlayabilir! Nasıl mı? Çocuğunuzun güvenli ellerde olduğundan ve iyi bakıldığından emin olursanız, gönül rahatlığıyla aktif çalışma hayatınıza devam edebilir ya da çalışmaya başlayabilirsiniz!
Kreşe Vermenin Eksileri Neler Olabilir Peki?
—Uzmanlara göre, özellikle de 0 – 3 yaş dönemi bebeklerin, olabildiğince annesinden ayrılmaması öneriliyor! Bunun en temel nedeni ise, bebeğin mutlu ve sağlıklı bir birey olmasında, anne bebek ilişkisinin çok önemli olması! Mümkünse kreşe vermek yerine, bu mucizevi gelişimsel sürecin anne ile geçirilmesi seçilmeli!
—Kreş maliyetleri dikkate alındığında, anne babanın zaten çalışıyor olması gerekliliği bile ortaya çıkabilir! Zira, belirli standartları sağlayan, bebeklerinizin yaşamına artı değer katan, güvenilir bir kreşin maliyeti, gerçekten de ciddi boyutlarda olabiliyor! Hele ki, bizim gibi ikiz ya da üçüz çocuğu olanlar için durum daha da zor! 🙁
—Henüz anne ile sımsıkı bir bağ kurması gereken 0 – 3 yaş döneminde kreşe verilen bir bebek; gelişimsel gerilikler gösterebileceği gibi gelecekteki yaşamında çok kırılgan bir yetişkin de olabilir! Hatta, annesine karşı ciddi tepki geliştirebilir! Ben bunun örneklerini çevremde çok gördüm doğrusu 🙁
—Anne babanın zorunlulukları nedeniyle bile olsa, 0 – 3 yaş döneminde anneden ayrılmak zorunda kalan bebek; çocukluk dönemlerinde çok daha hırçın, tahammülsüz olabiliyor 🙁 En acısı da, annesini suçlamaktan ömür boyu vazgeçmeyebiliyor 🙁 Çünkü, minicik bebek yüreği bu bırakılışı, zorunlu bile olsa, “terk edilmek olarak” algılayabiliyor 🙁
Her Bebek / Çocuk Farkıldır!!!
Burada en belirleyici unsur, bebeğin / çocuğun kişiliği ve algısı tabii! Kimi bebek / çocuk, yarı zamanlı kreşe gitmeyi bile tolere edemeyebiliyor! Yine koşullar gereği, anneanne ya da babaannenin uzun süreli bakımına bırakılarak, 0 – 3 yaş döneminde anneden ayrılmak durumunda kalan çocukların bazısı; sağlıklı ve mutlu bir yetişkinlik geçiremeyebiliyor!
Uzun süreden kastım, en az 15 – 20 gün bebeğini / çocuğunu hiç görmemek ya da 10 – 15 gün içinde en fazla 1 – 2 gün görmek… Anne sıcaklığına muhtaç bir minik can için, ne uzun bir süre 🙁 Sizce?
Buna örnek olarak bildiğim, 40’lı yaşlarında arkadaşlarım var benim 🙁 Hemen hepsinin de kızdıkları nokta aynı: “madem beni hep anneannem ya da babaannem bakacak ve büyütecekti, o zaman neden beni doğurmuşlar ki?”
Öyle ya, madem çocuklarımızın dünyaya getirilme kararını, biz anne babalar veriyoruz… Madem dünyaya gelme konusunda, çocuklarımızın fikrini sorma şansımız yok!
O halde, gücümüzün yettiği / yeteceği en iyi koşullarda, çocuklarımızın yanında olmalıyız! Onları her anlamda sarıp sarmalamalıyız! Ömür boyu kuzucuklarımıza yol gösterici ve destek olmalıyız!
Yok eğer yanında olamayacaksak da, “anne baba olmayı” yeniden düşünmek gerek fikrindeyim! Benim anne baba olma anlayışım, tam olarak bu!
Anne – Bebek Arasındaki Bağın Önemi…
Ve bu arkadaşlarım, artık kendileri de anne baba olmuş olmasına rağmen, özellikle de annelerini affedemiyorlar bir türlü 🙁 Ne acı değil mi? Babayı değil ama anneyi çok suçluyor sonrasında çocuklar!
Çünkü, 0 – 3 yaş döneminde öylesine bir anne sevgisi ve güven açlığı çekiyor ki bebek / çocuk, bunun acısı yıllar sonra çıkıyor ne yazık ki 🙁 Bu da gösteriyor ki, bebekte / çocukta, özellikle de 0 – 3 yaş döneminde; annenin yeri ve etkisi çok daha önemli, hatta derin!
Hem okuduklarım hem de çevremde gördüğüm ve gözlemlediğim anne – bebek ilişkileri sonucunda, benim çıkarımım; koşullarımı ve hatta kendimi zorlamam gerekse de; “0 – 3 yaş döneminde kuzucuklarımın yanında olmalıyım!” yönünde oldu!
Samimiyetle söylemeliyim ki; çok zorlandığım an’larım oldu ama toplamda geriye dönüp baktığımda, bu kararı almış olmaktan dolayı son derece mutluyum!
Eğer çalışma hayatını seçmek durumunda kalsaydım, ömür boyu bu kararımın pişmanlığıyla yaşayacaktım! Bugün, bundan daha da eminim! Onun yerine maddi zorluklarla mücadele etmek; çok daha kabul edilebilir, az zarar verir ve de çözülebilir bir seçim oldu!
Öncelikleri Doğru Belirlemek Kritik Önem Taşıyor!
Uykusuz geçen zorlu günler ve gecelere rağmen, aktif olarak çalıştığım dönemi özlemedim desem yalan olur doğrusu! Hatta, belki uygun ve içime sinen koşulları yakalarım umuduyla, bir dönem epey bir araştırma da yaptım!
Hem prematüre ikiz kızlarımı hem de yürek bebeklerim kedilerimi günlük bazda güvenle emanet edebileceğim, akraba / arkadaş / tanıdık ile profesyonel bakıcılık yapan kişi / kurum seçeneklerini enine boyuna analiz ettim 😉
Bu analizde öncelikli olarak; dört bebeğimin de sağlığı, güvenliği ve konforu vardı elbette 😉 Ve hiç bir zaman, kuzucuklarımı uzun süreli ve sürekli olarak yanımdan ayırmayı düşünmedim! Benim araştırdığım yalnızca, gündüz sabah 09:00 – 18:00 arası bakılabilirlik durumu idi! Zaten, araştırınca o seçeneği de eledim!
Ve belirtmek isterim ki, çalışmak istememin nedeni; erken doğum ve kuvöz süreciyle başlamış olan borçlar ile her geçen gün artan masrafların mümkün olan en hızlı şekilde karşılanması gerekliliğiydi! Ama bu borçları ödemek için tekrar çalışmaya başlayarak, kuzucuklarımın fiziksel – zihinsel ve ruhsal sağlığını riske atmayı da hiç düşünmedim!
Sonra baktım ki, kuzucuklarımı gözümden ıratamıyorum; “o zaman ben de, evden yapabileceğim iş seçeneklerini araştırayım en iyisi” dedim 😉 Bu, daha zor ama bence, çok daha doğru bir seçenekti! Daha da önemlisi, içim çok rahat edecekti!
İşte bu tip kritik kararlar / seçimler yüzünden, doğurmakla anne baba olunmamalı! “Anne baba olmak” = “karşılıksız sevgi + yoğun emek + bol sabır + ciddi fedakarlık + üst düzeyde bilinç” içermeli!
Kreş konusunda, benim açımdan önem taşıyan artılar ve eksileri sıraladıktan sonra, kendi koşullarımızı da göz önüne alarak; 0 – 3 yaş dönemini kızlarımla 7 – 24 bir arada geçirmeye karar verdim 🙂 Yani, kreş yerine, duruma göre ana okulu ya da ana sınıfı seçenekleri üzerine yoğunlaşmayı seçtim 😉
Elbette bu kararı verirken; önceliğim hep çocuklarımın sağlığı ve mutluluğu oldu!!! Peki ya sizin önceliğiniz ne olurdu?
Bilgi, GÜÇtür! Güçlü olmak için, okuyun ve FARKINDA olun!
Yeni Paylaşımlarımı; Gelen Kutunuzda Görmek için
Paylaşımlar listemize abone olmak için, Şimdi Kayıt Ol butonuna tıkladıktan sonra, lütfen posta kutunuzu kontrol ediniz ve gelen onay linkine tıklayarak, aboneliğinizi başlatmayı unutmayınız! Spam, junk veya istenmeyen posta bölümlerinizi de mutlaka kontrol ediniz!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz!
Bir şeyler yanlış gitti!