Virüs mü? Eyvaaahhh!

Virüs… Aslında, hayatın her aşamasında ve her ortamında bozucu etki yaratan zararlı mahluk bence! Elbette, tıbbi ya da bilişimsel tanımları daha farklıdır! Ama bana göre, özetle, virüs = zararlı mahluk! Ne zaman karşılaşsam bu virüslerle, halim nice oluyor gerçekten de:(((

En son karşılaşmamız, yaklaşık 1 hafta – 10 gün öncesine dayanıyor! Mazimiz pek yeni yani (aslında mümkün olsa, burada üzgün ve çığlık atan bir emoji kullanmak isterdim)!

Hikayemiz, hergün işe gidip gelmek durumunda olan eşimin hastalanmasıyla başlıyor! Ne yazık ki ben halen, evden iş yapma girişimlerime devam etmek durumundayım! Neden mi? Nedeni; HAYAT!

Virüs mü? Yandıııkkk!!!

Hasta eşimin eve gelmesiyle, bizi alıyor bir telaş!!! Hem eşimin hızla sağlığına kavuşması hem de çocuklara hastalık bulaşmaması için, hummalı bir koşuşturmaca başlıyor! Ya da alarm durumu mu desem?! Vitamin takviyeleri, C vitamini içeren meyve-sebze bombardımanı, ilaçlar ve hatta yüze takılan maske!

İkiz bebeği/çocuğu olanlar öyle iyi anlarlar ki beni! Zira, uykusuzluk, kaprisler, huysuzluklar, yorgunluklar, perişanlık katlanarak artar! Her ne kadar, ikizi olmayanlar, “benimkiler de ikiz gibi büyüdüler zaten” tabirini kullansalar da; ikiz çocuğun aynı anda hastalanması = hastalanmış dört ayrı çocuk gibi düşünülebilir! Zaten de, evde ikiz çocuklarınız varsa, ne yaparsanız yapın, hastalık er ya da geç her ikisini de etkisi altına alacaktır! Bu kaçınılmaz ne yazık ki…

Normalde de, çoğunlukla anneyi paylaşmada sorun yaşayan ikizlerim; hastalık sözkonusu olduğunda, sıfır paylaşım moduna geçtiler yine:(( Bu tip durumlarda, “anne olan kişi, acilen hunisini aramaya başlasa iyi olur” diyebilirim yalnızca! En azından bizim evde, durum böyle oluyor!

Aynı anda kucağa çıkmak/alınmak istemeler… Ateşlerinin bile aynı anda ölçülmesini istemeler… Aynı anda krem sürülmesini, aynı anda ilaç verilmesini istemeler… Hatta, aynı anda değişik yiyecekler/içecekler istemeler… Aynı anda, aynı ısrarla ve aynı sabırsızlıkla… Ve bütün bu isteklerini, yalnızca anneye odaklanarak yapmalar… Bizim evde durum bu kesinlikle… Peki ya sizde nasıl oluyor?!

Gerçekten de, insanüstü bir yaklaşım gerekiyor bazen! Günlerce, tam performans sergilemeniz gerekiyor böyle hastalık dönemlerinde… Bir yandan uykusuz, yorgun, perişan, yarı aç yarı tok, ilaç-ateş-öksürük-burun akıntısı takibi yaparken; diğer yandan da kapanan iştahları açacak çare arayışları içinde olarak hem de…

Virüs Gelince, Annelik…

Kim demişti ki zaten, “annelik kolay” diye! Haa eveeettt, “doğurmakla anne olduğunu sanan” ve anında “anne” ünvanın verildiği; cani ruhlu, insan görünümlü yaratıklar da var elbette! Her alanda olduğu gibi, onlar da; anneler arasındaki çürük elmalar… Benim baz aldığım, hakkını vererek anne olma çabasında olan, yüreği sevgi ve merhamet dolu olan anneler elbette!

Zaten, hele de virüs denen o zararlı girmişse evinize bir kere, kurtuluş yok herkesi etkisi altına alacak demektir! O zaman, öncelikle yapılması gereken; olabildiğince o virüslerin evinize ve size yaklaşmasını önlemek… Nasıl mı?

Yanıt çok bildik ve tanıdık aslında… Öncelikle sağlıklı beslenme, düzenli uyku… Özellikle de hem dışarıdayken, hem de dışarıdan eve gelir gelmez; hiçbir yere dokunmadan, el-yüz temizliğini yapmak! Zira, hele ki yenidoğan bebekler için, bu tip virüsler ölümcül bile olabiliyor ne yazık ki!

Ben bu konuda, en başından beri çocuklarımızla dışarı çıktığımızda; sıklıkla ellerini silmeye/yıkamaya özen gösteriyorum! Çünkü, o eller; göze, ağıza, kulağa, buruna, kısacası her yere dokunma potansiyeline sahip! Bağışıklığı henüz oturmamış bebekler/çocuklar içinse, bu alınması gereken en ciddi önlemlerden birisi!

Gerçi, insan sağlığı için faydalı olan 7 virüs başlıklı bir yazı da okumuştum! Ama yine de, benim nezdimde virüsler; sorun yaratan zararlılar kategorisinde!

Umarım ve dilerim ki, hep iyi virüsler girsin hayatlarımıza…