Nisan Gelmiş! Umalım, Hoşgelmiş!?!

Nisan denince aklınıza ilk ne geliyor? Benim aklıma ilk, ay olan Nisan geliyor! Gerçi bir yandan da, Baharın kendini daha iyi ve ılıman hissettirmeye başladığı, çiçeklerin bolca açtığı dönemi de getiriyor akıllara Nisan! Eee peki, 1 Nisan Şakası?! Nisan yağmurları… Elbette tüm bunlar, ortak olabilecek algılar…

Genelin dışında, özele indirgediğimizde ise Nisan ayı; çok daha bambaşka anlamlar yüklüdür elbet! Kimilerinin doğum günü, kimilerinin doğum yaptığı gün, kimilerininse tanışma/evlilik yıldönümü… Kimileri içinse ayrılıkların, kayıpların olduğu, gelişi hüzün/acı getiren bir dönem…

Mesela Nisan 2014 benim için prematüre ikiz bebeklerimin kuvözde kaldığı bir dönemdi! O dönem birileri sorsaydı bana, “Nisan ayı senin için ne ifade ediyor?” diye… Yanıtım, “yoğun ve karmaşık duygular ve hiç sevmediğim belirsizliklerle dolu bir dönem” olurdu elbet! Öyleki, yenidoğan yoğun bakım ünitesi kapısının önü, öyle hayat hikayelerine tanıklık eder ki; aklınız durur!

Her yeni bir yıl ve o yılın Nisan ayı geldiğinde, 2014 yılı Nisan ayındaki anılarım depreşir! Kimbilir belki de o yüzden, kendimi bu yazıyı yazarken buluverdim! Öyle bir derin iz ki bu, unutulmaz… Kimlerin hayatlarında ne derin izler, ne unutulmazlar var?! Bilemem elbet ama tahmin edebilirim! Ve bilirim ki, herkesin derdi kendine büyük!

Nisan Bize Güzellikler Getir Lütfen!!!

Hayat işte, türlü çeşit zaman dilimleriyle doludur! Bir dönem bakarsınız; bazılarını pozitif zirveye çıkarırken; bazılarını da negatif yönde tepe noktasına indirivermiş! Derken, ilerleyen bir zaman diliminde ise; tablo tersine dönüvermiş! Demek ki neymiş, son sözü hep hayat söylermiiiişşşş!!!

Ama kesin olan bir şey var ki; “Hiçbir şey için “benimdir” deme. Sadece de ki “yanımdadır.” tıpkı o çok sevdiğim H. Lawrance’nin şiirindeki gibi! Sözün özü, hiçbir şey daima seninle kalmaz… Hayatta herşey gelip geçicidir çünkü! Tıpkı 2014 Nisan ayında yaşadıklarımın, bir sonraki yıl başka bir şekle bürünmüş olması gibi!

Yalnızca benim özelimde değil elbette bu böyle! Nice hayatlar, ne olaylarla karşılaşıyor yaşarken… “Hayat bazen zorlaşır, birlikte kolaylaşır!” diye bir reklam sloganı vardı yanlış hatırlamıyorsam! Çok da anlamlı bulurum bu sloganı… Çünkü gerçekten de öyle… Yeter ki, niyetler iyi olsun… Yeter ki empati kurma eğilimli olsun çevremizdekiler! Zira, insan olmak/olabilmek yazımda da değinmeye çalıştığım gibi; “insan var, insan var”…

Şiirde de dediği gibi işte, hayatta geçici olmayan, geçmeyen hiçbir şey yok! O zaman üzülmek, can sıkmak, hüzünlenmek gibi mutluluklar, sevinçler, keyifler de geçici! Bunu bilmek ve an’ları yaşamak gerek! Söylemesi, yazması pek bir kolay evet… Ama uygulanması kısmında o kadar çok etken/parametre devreye giriyor ki; doğrusu ne desem boş!!!

Olumlu Yönlere Odaklanın!!!

Yine de bir önerim var: her olayın mutlaka olumlu bir yanı vardır, zor olsa bile bunu görmeye odaklanın… Bir süre sonra ayrımına varacaksınız ki, bu yaklaşım size zorlukları/engelleri aşma yolunda oldukça yardımcı olacak! Tıpkı “her şerde bir hayır vardır” sözünde olduğu gibi…

Unutulmaz Sözler yazımı okuyanlar bilirler ki, ben anlatmak istediklerimi sözlerle özetlemeyi çok severim! Demek istediklerimi, az zamanda çok daha iyi anlatabileceğime inanırım böyle çünkü!

Nisan derken, 2019 yılı Nisan ayı kastettiğim!
Nisan gelmiş!!! Umalım ki, Hoşgelmiş!

Yeter ki, doğru bakış açısını bulup, benimseyebilelim! Yeter ki, zorlu da olsa o sürecin de mutlaka geçeceğini bilelim… Sihirli değnekler olmasa da gerçek hayatta; yeter ki, asıl sihrin içimizde, bizde saklı olduğunu unutmayalım!

Tüm bunları paylaşmak istiyorum… Çünkü bir kişiye bile yaşanmışlıklarımla umut olursam eğer, o kişi için nelerin değişebileceğini az çok ön görebiliyorum! Zira, ben de yaşadığım zorlu dönemlerde; sihirli değnek olmasa bile o etkiyi yaratacak birilerinin/bir sözün/bir kitabın olmasını ne çok istemiştim! İşte belki ben de bu yazımla, birileri için ihtiyaç duyulan o etkiyi yaratabilirim?!

Geçenlerde sosyal medyadaki bir platformda; derdini yazıp da, çare bulmak isteyen bir yeni annenin paylaşımına rastladım! Bir yandan bu tip platformların varlığına sevindim, diğer yandan da üzüldüm! Sevindim, çünkü en yakınındakilerle bile derdini paylaşamayacaklar için; bir umut kapısı, hatta bir çıkış noktası… Üzüldüm çünkü, aslında ne kadar da büyük bir yalnızlık içinde günümüz insanları… O kadar ki, gerçek ortamlar yerine sanal ortamlarda derdine çareler arayacak kadar yalnız…

Nisan Ayında Tabularınızdan Kurtulmak için Adım Atın!

Ve üzüldüm, hem de çok! Zira, büyük bir çoğunluk için psikiyatra gitmek, halen tabu ötesi… Üstelikte, yukarıdaki paylaşımdaki yeni annenin, tipik bir lohusalık depresyonu durumu olduğu apaçık olmasına rağmen… O kadar açık ki, anlamak için uzman olmaya gerek yok! Ama tedavi için, işin uzmanı ile görüşülmesi şart!!!

Zaten, lohusa olmak başlı başına zorlu bir dönem! Daha da zorlaştıracak tüm unsurlardan hızla kurtulmak gerek! Yani, ne mi yapmalı? Zaman kaybetmeden, mutlaka ama mutlaka bir psikiyatra başvurmalı!

Ne kadar acı ki, günümüzde halen dişimiz ağrıdığında diş doktoruna, gözümüz ağrıdığında göz doktoruna gidiyoruz da; ruhumuz ağrıdığında, hayat bize dayanılmaz geldiğinde, neden psikiyatra gitmemek için direniyoruz? 🙁 Neden hayatlarımızı önce kendimize, sonra da en yakınımızdakilere zehir ediyoruz?

Elbette, her kişinin hayata bakışı, hayattan beklentisi, kişiliği, eğitimi, ailesi… Okudukları-okumadıkları, okuduklarından anladıkları, okuduklarını hayata geçirip-geçirememesi… Hayat algısı, çıkarımları, olan-bitene yüklediği anlam… Çevresi, arkadaşları, akrabaları gibi türlü çeşit etken var kişilerin yaşadıklarında/kararlarında/geldiği noktada…

Ama fikrini değiştirmeyen bir tek ölüler ile deliler olduğuna göre; neden değişen hayat koşulları doğrultusunda kendimizi törpülemiyoruz? Neden değişmekte olan yeni durumlara, lehimize olacak şekilde uyum sağlamaya çalışmıyoruz?! Neden çoğu zaman körü körüne ayak direyip, hayatlarımızı çekilmez hale getiriyoruz?!

Hepimizin hayat yolculukları sırasında, keskin dönemeçleri olmuştur elbet! Bazen kolay atlatılabilen bu dönemeçler, bazen de ciddi boyutta yaşamlarımızı kalitesizleştirir! Kendimizi mutsuz, umutsuz, keyifsiz ve hatta aşırı üzgün hissettiğimiz bu tip dönemler uzadığında ise; bazen “depresyon” kapımızı çalabilir! Böyle durumlarda, hızla bir seçim yapmalı ve hayat kalitemizi artırma yönünde bir karar vermeliyiz bence!

Eveeettt, hayat seçimlerden ibarettir ve de her seçim, bir vazgeçiştir! Bunun ayrımında olarak, sorunların içindeki fırsatları yakalayabileceğimiz bir NİSAN ayı olması dileğimle…

Bilgi, GÜÇtür! Güçlü olmak için, okuyun ve FARKINDA olun!
Yeni Paylaşımlarımı; Gelen Kutunuzda Görmek için

Paylaşımlar listemize abone olmak için, Şimdi Kayıt Ol butonuna tıkladıktan sonra, lütfen posta kutunuzu kontrol ediniz ve gelen onay linkine tıklayarak, aboneliğinizi başlatmayı unutmayınız! Spam, junk veya istenmeyen posta bölümlerinizi de mutlaka kontrol ediniz!

Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz!

Bir şeyler yanlış gitti!

Yorum Yapınız

Intellifluence Trusted Blogger Intellifluence Trusted Blogger

Bilgi, GÜÇtür! Güçlü olmak için, okuyun ve FARKINDA olun!
Yeni Paylaşımlarımı; Gelen Kutunuzda Görmek için

Paylaşımlar listemize abone olmak için, Şimdi Kayıt Ol butonuna tıkladıktan sonra, lütfen posta kutunuzu kontrol ediniz ve gelen onay linkine tıklayarak, aboneliğinizi başlatmayı unutmayınız! Spam, junk veya istenmeyen posta bölümlerinizi de mutlaka kontrol ediniz!

Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz!

Bir şeyler yanlış gitti!