Kesinlikle, evet! Çünkü sağlık varsa, herşey var! Yoksa, herşey boş! Çünkü, herşeyin başı… Bazen paranın bile satın alamayacağı nadir olgulardan biri… Sakıp Sabancı’nın da özetle dediği gibi “Fabrikalar yaptım, evler yaptım. Amma! Çocuğumun ayağına bir çift ayakkabı alıp, yürütemedim… En büyük zenginlik, sağlıktır… Geç de olsa, düşüncemi anlayacaksın, eyyy insanoğlu!!!”
Sağlığı 1 (bir) ile sembolize ederken, geri kalan herşeyin 0 (sıfır)la sembolize edilmesi hiç de tesadüf değil! Matematiksel olarak da, 000000001 mi yoksa 100000000 mi anlamlı?! Elbette ikincisi!
Sağlık bozulduktan sonra; en iyi doktor, en iyi hastane, en iyi olanaklar bile olsa bazen yetmeyebiliyor:( Öyleyse, “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” felsefesi esas olmalı hayat yolculuğumuz sırasında! Gerçekten de akıl-ruh-beden sağlığı, ancak hepsi aynı anda 1 (bir) olursa, tam anlamıyla sağlıklıyım denilebilir! Başarı, huzur, mutluluk gibi tüm değerli soyut kavramlar ise; somut bir sağlığın ancak takipçileri olabilirler!
Sağlığımızı korumak için elbette yapmamız gereken ve her yerde rastlayabileceğimiz rutin öneriler var! Dengeli ve düzenli beslenme, düzenli egzersiz, kaliteli uyku, pozitif düşünce gibi… Peki ya bir de sağlık için hayatlarımızdan hızla çıkarmamız gerekenleri, gerçekten önemsiyor muyuz? Negatif insanlar, çürük elmalar, …
Sağlık ve Plazalar?!?
Peki yaa, iş – sağlık ilişkisi?!? Mesela ben, önceleri çalışmak için yaşıyordum! Yani, deneyimsiz olduğum gençlik dönemlerimde… Şimdilerde ise, yaşamak için çalışanlardan olmayı benimsiyorum! Bugünki aklımla, önceliğim “yaşamak” çünkü artık!
Geriye baktığımda görüyorum ki, meğer ne de hiçe saymışım sağlığımı, çalışmak uğruna! Evet “üretmek” benim olmazsa olmazlarımdan, hatta “hayat damarlarımdan” desem hiç de yanlış olmaz… Ama sağlığım en önemlisi! Sağlığım yerinde olmazsa, üretebilir miyim? Elbette ki “hayır!”… Peki ya sizin önceliğiniz hangisi?!
Aktif iş hayatım süresince sağlığımı hiçe saymam konusuna gelirsek… “Plaza Hastalığı” ya da “Hasta Bina Sendromu” diye birşey duymuş muydunuz? Plaza Hastalığı, adından da anlaşılacağı üzere; çok katlı ve yüksek, kule tipi binalarda çalışanların sağlığını tehdit eden bir sağlık sorunu… Nereden mi biliyorum bu konuyu? Neden mi özellikle plazalar? Açıklamaya çalışayım…
Biliyorum, çünkü yaklaşık 10 yıl kadar ben de bir plazada çalıştım! Tam da “dışı seni, içi beni yakar” durumuydu aslında! Çevremdeki çoğu insan, “ayyyy ne güüüzeeeelll” diyerek, gıpta hatta kıskançlıkla bakardı Plazada çalışıyor olmama! Oysaki, durum hiç de göründüğü gibi değildi!
Plaza!? İstense de pencereleri açılamayan, modern görünümüyle kendine hayran bırakan bir cam fanus… Klima sistemiyle havalandırılan, direkt taze hava girişi olmayan, çok katlı bina… Nefessiz, taze havasız, yalıtılmış, ruhsuz çalışma mekanı… İşte tüm bunlar, hayat denen öğretmenin öğrettikleri… Vee yaşadığım tüm olumsuzluklar ise aslında, pozitif bir bakış açısıyla “öğrenme maliyeti”…
20 katlı bir gökdelenin, 18. katında idi çalıştığım firma! O çok ürkütücü ve ciddi yıkım yaratan 1999 depremlerinde, adeta beşik gibi sallanmıştık! Çalışanların bağırtıları eşliğinde, yükselen panik havası… Koridorun bir ucundan diğer ucuna uçarcasına kayan ofis içi eşyaların çıkardığı gürültüler… En tepede sıkışmış olmanın çaresizliği… Zira, ne itfaiye ne de helikopterin erişebileceği bir konumdu 18.kat…
Sağlık mı? İş mi?
Doğal afetlerin ürkütücülüğünden geçtik; asıl tehlike bulunduğumuz binanın içindeymiş meğer! Bunu, çok daha sonraları öğrenmiş ve “işsizliğin hep kol gezdiği bir ortamda”, işe devam etmek zorunda kalmanın çaresizliğini yaşamıştık üstelik! Bir yanda sağlığımızdan olma tehlikesi, diğer yanda ise işimizi kaybetme endişesi… “Kırk katır mı, kırk satır mı?” durumu yani? Siz olsanız, hangisini seçerdiniz?
Ne acı ki, ben o dönem işi seçmiştim! Bugünki aklımla, seçimim gayet net “sağlık” olurdu elbette! O dönemki yanlış seçimimin kökeninde, hem “Plaza Hastalığı”nın henüz pek bilinmemesi hem de deneyimsiz oluşum yatıyordu! Dolayısıyla da, yanlış seçim yaparak, “çalışmak için yaşamayı” seçmiştim! Düşünememiştim belli ki, sağlığımı kaybedersem; ne çalışabilecek ne de yaşayabilecektim oysaki?!
Elbette, hayat bazen de, seçim sunmadan dayatıyor zorlukları bizlere! Kontrolümüzün dışında, aniden de kaybedilebiliyor sağlık! Ama benim anlatmak istediğim, kontrol edebildiğimiz kısmı!
“İyi de, niye yazıyorsun ki bu yazıyı şimdi?” diyenleri duyar gibiyim… Geçenlerdeki “virüs mü? eyvaaahhh!” başlıklı yazım, tetikledi sanırım! O yazımı yazmamda da, yaklaşık 15 gündür bir türlü geçmek bilmeyen bu garip hastalık etkili olmuştu zaten!
Sağlık, Hep Olsun!!!
Günlerdir beynimde dönüp duruyordu, sağlığın önemi! İçimdekileri, aklımdakileri yazarken buldum kendimi sonuçta!
Bir geldi evimize bu virüs, geliş o geliş:( Gitmediği gibi; kuzucuklarımı görmeye gelen anneanne ve dedemize de bulaştı:(
Yazık ki, insan doğası gereği; elindekilerin değerinin ayrımına çoğu zaman kaybettiğinde varabiliyor! Zira, hayat bir koşuşturmaca içinde almış başını gidiyor hızla! Hem de öyle bir hızla ki, yakalayabilene aşkolsun!!!
Gerçi, bir yandan da; zamanın akması yine de en iyisi sanırım! Geçenlerde bir yerde okumuştum: “zaman, ya tam da acınızın en derininde olduğunuz bir anda donup, kalsaydı?!” gibi bir sözü! O an, beynimden vurulmuşa döndüm sanki! Çünkü, o kadar doğru bir tespitti ki bu?!
Zaten, aslında tüm bu derin anlamlı sözler, hep yaşanmışlıkların sonucu! Ve, ne kadar da doğru çıkarımlar… Çünkü, hayattaki en pahalı edinimlerden olan deneyimin sonuçları, hep bu sözler… Hayran kalmamak mümkün mü?
Günlük hayatta da dilimize pelesenk olduğu gibi, ne kadar zorluk-güçlük-sorunla karşılaşırsak karşılaşalım “hayat yolu”nda; yeter ki “SAĞLIK OLSUN!”
Seçimleriniz, kararlarınız; hep sağlıktan yana olsun!!!
Bilgi, GÜÇtür! Güçlü olmak için, okuyun ve FARKINDA olun!
Yeni Paylaşımlarımı; Gelen Kutunuzda Görmek için
Paylaşımlar listemize abone olmak için, Şimdi Kayıt Ol butonuna tıkladıktan sonra, lütfen posta kutunuzu kontrol ediniz ve gelen onay linkine tıklayarak, aboneliğinizi başlatmayı unutmayınız! Spam, junk veya istenmeyen posta bölümlerinizi de mutlaka kontrol ediniz!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz!
Bir şeyler yanlış gitti!